Artı Dergi olarak dosya konumuz olan ‘Güvenli Alan’ ile ilgili kampüste bir röportaj serisi gerçekleştirdik. Kampüsteki insanlarla yaptığımız bu röportajlarda kampüsün ‘güvenli alan’ kavramına olan aşinalığını görmeye çalıştık. Bunun üzerinden Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrencilerin değişen ihtiyaçlarına göre güvenli alan olup olmadığını sorduk. Üniversitedeki yurtlarda ve derslerde güvenli alanlar yaratılıyor mu, yaratılıyorsa da bu alanları bozan durumlar neler gibi sorularla ‘kampüslerde güvenli alan’ tartışmalarına bir de Boğaziçi Üniversitesi’ni dahil ettik.
Başta ‘güven’ kelimesinin neler çağrıştırdığını sorarak temel bir giriş yaptık. Bu
soruya değişik cevaplar aldık. ‘Gizlilik’ diyenler gibi ‘başka insanlarla birlikte olmak’
diyenler de oldu. ‘Özgürce düşüncelerin ifade edildiği ortamlar’, ‘rahat ve huzur veren ortamlar’ da bu soruya gelen başka cevaplardı. İnsanların güven kelimesi denildiğinde çağrışım yapan şeylere özgürce düşüncelerin ifade edildiği ortamlar demesinin, güvenli alanların ifade özgürlüğü kısmına değindiği için güvenli alanın kavrayışı noktasında olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Daha sonra ‘güvenli alan’ kavramını daha önce duyup duymadıklarını sorduk. Çoğu insan duymadığını söylerken bir kısmı da ‘beni hiçbir noktada tetiklemeyecek, düşünce özgürlüğümün bulunduğu ve kendimi ifade edebileceğim bir alanımın olduğunu hissedebileceğim bir alan’ diye tanımlayan bir öğrenciye yakın bir şekilde tanımladı. Ardından güvenli alanın bizim çalıştığımız anlamıyla ne ifade ettiğini açıkladık. Bu tanıma göre güvenli alan dedikleri yerler nereler olabilir diye sorduğumuzda aldığımız cevapların çoğunluğu ‘evim, odam’ ya da
‘kampüs ve çevresi’ oldu. ‘Deneyim ortaklığı olan, bir lubun olarak sesimi duyurabildiğim yerler’ veya ‘dayanışmanın olduğu ortamlar’ diyenler de oldu. Bu cevapların güvenli olmak durumunu ikiye ayırdığını söyleyebiliriz: kampüste ya da kampüs çevresinde başkaları ile birlikte olmak ve evde ya da odada yalnız kalmak. Yani röportaj yaptığımız insanların bir ortamı güvenli alan olarak görüp görmemesi o ortamda güvenebildikleri insanların olmasına ya da tamamen yalnız olmalarına bağlı olarak değişim gösteriyor diyebiliriz.

Bu durumu röportaj yaptığımız kişilere göre bir ortamı güvenli alan yapan şeyler neler diye merak edip sorduğumuzda birbirinden farklı yanıtlar aldık. ‘Herhangi birinin bana fiziksel olarak ya da lafla vesaire de olabilir zarar veremeyeceğini düşündüğüm ortamlar’, ‘bir arada yaşanılmanın bilinmesi veya bilinmemesi’, ‘kendim olduğum için kimsenin yargılamayacağı ortamlar’ gibi cevapların dışında, ‘kalabalık olmayan ortamlar’, ‘kişisel alanımın daha fazla olması’ ve ‘oda daha fiziksel güveni sağlıyor benim için kampüsse fizikselden ziyade mental güven olabilir’ gibi cevaplar da geldi. Bu cevapların ışığında ‘güven’ kelimesinin çağrıştırdığı durumların güvenli alan olarak nitelendirdiğimiz yerleri seçerken ki etkisinin çok fazla olduğunu görebiliriz. Ayrıca güvenli alanım olarak nitelendirdiğimiz yerlerin hepimiz için farklı olduğunu cevaplarda da net görebildiğimiz gibi. Peki, okuldaki dersler, yurt ve kampüs yaşamı
gibi yerleri güvenli alan olarak görüyor muyuz?
Röportajı daha çok yukarıda sorduğum soru özeline yani eğitim ve kampüs yaşamı özeline çekmek için röportaj yaptığımız kişilere şu soruyu yönelttik: ‘Güvenli alanın eğitim alanında tanımı: nefret söylemi, kırıcı söylemler, şiddet ve tacizden korunaklı olarak inşa edilen böylece ötekileştirilmiş gruplarla beraber tüm öğrencileri koruyan sınıflar veya kulüpler. Bunun üzerinden düşündüğünde Boğaziçi güvenli alana giriyor mu?’. Bu soruya gelen cevaplarda çoğunluğun üniversiteyi güvenli alan olarak
kabul ettiğini gördük. Bu öğrenciler okulda herhangi bir kötü olay yaşandığında ses çıkarabileceğini bilmesi, Boğaziçi Üniversitesi’ne gelen insanların bir farkındalık sürecinden geçtiğini düşünmesi, farklı türde insanların bir arada yaşamasına olanak sağlayan bir ortamı olması gibi nedenlere dayanarak üniversiteyi güvenli alan olarak gördüğünü söyledi. Ancak bazı istisnalar da vardı. Önceden güvenli olduğunu düşünen ancak arkadaşının yaşadığı bir olay sonrası kampüs içerisinde artık güvende hissetmediğini belirten, kampüs içerisinde farklı düşüncelere ait söylemlerle her an karşılaşabileceği için güvende hissetmediğini söyleyen, okuldaki insanların çoğunluğunun düşüncesine ters fikirleri olduğu için her an sosyal linçe uğrayabileceğinden dolayı yine güvende hissetmediğini ifade eden kişiler de oldu. Bu cevaplardan gördüğümüz üzere Boğaziçi Üniversitesi herkes için güvenli bir alan değil ve bunun genellemesini yapamayız.
Öte yandan üniversiteyi herkes için güvenli hale getirmek ne kadar mümkün Mümkünse eğer kulüplerde veya derslerde bunun adına yapılan çalışmalar var mı? Derslerde ve kulüplerde güvenli alandan kastımız ise bu tarz ortamlarda herhangi bir gruba ya da kişiye yönelik ayrımcı ve dışlayıcı bir davranış veya söylemin yer alıp almaması. Bu sorular ışığında röportaj yaptığımız kişilere girdiğiniz derslerde, yaşadığımız yurt odalarında, fikirlerinizi paylaştığınız kulüplerde güvenli alan oluşturmak adına hamleler alınıyor mu, alınıyorsa neler yapılıyor diye sorduk. Bir kısmı derslerde ve kulüplerde güvende hissettiğini ve bir sıkıntı yaşamadığını dile getirdi. Bir kısmı ise Boğaziçi Üniversitesi ortamının hocaları ve kulüplerdeki ilişkileri şekillendirdiğini düşündükleri için güvenli alan oluşmasının sağlandığını söyledi. Tam tersi olarak ise ders ortamını güvenli alan olarak görmeyenler de vardı. Buna neden olarak bir öğrenci aldığı bir derste hocanın cinsiyetçi şakalarına maruz kaldığını ve hocanın belli bir gücü ve yaşı olmasından dolayı da kimsenin karşı çıkamadığını belirtti. Güvenli alan oluşturmak için hocaların genellikle tarafsız olması gerektiğini
söyleyenler de oldu. Bir öğrenci ise yukarıdan gelen bir müdahaleden ziyade insanların kendi aralarındaki iletişimle güvenli alan oluşturulmasının daha sağlıklı olduğunu düşündüğünü söyledi. Yurt konusunda ise herhangi bir sorun yaşadığını belirten ya da yurtta güvenli alanı olmadığını söyleyen olmadı. Bir kişi, yurt tuvaletlerin ortak olmasından rahatsız olduğunu dile getirdi.

Röportaj yaptığımız çoğu kişi derslerde, kulüplerde veya yurtlarda sıkıntı yaşamadığını dile getirerek onları güvenli alan olarak kabul ettiğini söyledi ancak güvenli alan tanımına bakarak bu ortamlarda herhangi bir gruba yönelik ayrımcılık veya dışlama yapılıp yapılmadığı veya ifade özgürlüğünün bulunup bulunmadığı hakkında bir şey söylemediler. Bir öğrencinin hocasının cinsiyetçi şakalarına maruz kaldığını ve güvende hissetmediğini ifade etmesi dışında güvenli alan kavramını bu şekilde inceleyen başka biri olmadı. Bu durumu ya okuldaki ortamların çoğunlukla güvenli görülmesine ya da konuştuğumuz insanların kendilerine yapılmayan ama başka insanlara yapılan ayrımcı tavrın güvenli alanlarını bozmadığını düşünmesine bağlayabiliriz.
Güvenli alanların dinamik ve bozulabilen alanlar olduğu bilincinde olarak Boğaziçi Üniversitesi’ndeki bu güvenli alanı neler bozabilir diye sorduk. Aldığımız cevaplar çoğunlukla kampüs içerisindeki insanların düşünce yapısının değişmesi şeklinde oldu. Dışarıdan gelebilecek etkenlerin de olduğunu söyleyerek cevapları o kısma çekmeye çalıştık ancak buna katılmalarının dışında örnek veren olmadı. Bu soruya cevap olarak ilk düşündükleri durumun okulun içerisindeki ortamın değişmesi olduğunu gördük. Asıl dış etkenlerin yaratabileceği ortam değişikliğinin büyük çaplı olmasına rağmen düşünülmemesi belki de okul ortamının dış etkenlerin yok sayıldığı bir alan olarak var sayılması nedeniyle açıklanabilir.
Son olarak güvenli alan olarak tanımladığınız yerlerin dışına çıktığınız zaman güvenli alanınızı devam ettirmek için bir şey yapıyor musunuz diye sorduk. Buna cevap olarak çoğunluğu “müdahale edebileceğim bir ortamsa etmeye çalışıyorum ama çoğunlukla mümkün olmuyor.” dedi. Biri ise “gittiğim ortamlarda mesela aile ortamında anlatarak, paylaşım yaparak yaymaya çalışıyorum ama her yerde güvenli alan yaratabiliriz amacı ile değil. Daha çok mental sağlığım için yapmaya çalışıyorum.” diyerek cevapladı. Güvenli alanı her yere aniden taşımak mümkün olmayabilir. Ancak taşımak için yeterli zaman ve alan olduğu sürece çeşitli faaliyetlerle güvenli alanımızı genişletebiliriz.
Bu çalışmanın sadece Boğaziçi Üniversitesi kampüsündeki öğrencilerle yapıldığını ve bu nedenle de başka durumlar için genelleme yapılmasının doğru olmadığını söyleyebiliriz.
Buse Baylar