Film Okuması: “Joy”

Joy (2018), ülkemizde İstanbul Film Festivali’nin ‘Sinemada İnsan Hakları’ bölümü kapsamında gösterime giren Sudabeh Mortezai’nin yönettiği Avusturya yapımı bir film. ‘Joy’ için yaklaşık bir senesini Nijerya ve Avusturya arasında sürekli yolculuk edip araştırma yaparak geçiren yönetmen, filmin çoğunlukla gözlemlediği gerçek olaylara bağlı kalmasını istediğini belirtiyor. Bu sebeple film kurgu olsa da gerçek olaylardan oldukça esinlenmiş ve adeta bir belgesel tadında.

‘Joy’, ismi Joy olan Nijeryalı bir kadının Avusturya’da seks işçiliği yaparak devam ettirdiği hayatını merkeze alıyor ve bunun üzerinden Nijerya ve Avusturya arasındaki seks ticaretini inceliyor. Film, Joy’un kaldığı eve Nijerya’dan Precious isimli bir genç kızın ailesine yardım göndermek için gelmesi ile başlıyor. Precious’a işi öğretmesi için Joy görevlendiriliyor. Ardından Joy’un yıllardır içinde yaşadığı çelişkilere ve hesaplaşmalara tanık oluyoruz.

Kameranın hareketleri sayesinde izleyici olarak adeta Joy’un dünyasını bir köşeden inceliyoruz. Yaşadıkları genel evin odalarında, Avusturya’nın sokaklarında veya Joy’un gittiği kuaförde herhangi bir köşede hep onları izliyor gibiyiz. Precious’un cinsel şiddete uğradığı sahnede, Joy’un yanında onun gibi susarak bekliyoruz. Kısacası film boyunca izleyici olarak birçok olayın tanıkları olduğumuz söylenebilir. Bu tür bir kamera kullanımının seks işçiliğinin içerisinde yaşanan sorunları görünmeyen veya dışarıya ulaşmayan olaylar olmaktan çıkarmaya çalıştığını düşünüyorum.

Film, seks işçiliğindeki sorunlara daha çok Nijerya içerisindeki ekonomik sorunları baz alarak yaklaşıyor diyebiliriz. Nijerya’da geçinemeyen ve yurtdışında bir ülkede hayat kurmak isteyen kadınlar ve genç kızlar için seks işçiliği neredeyse tek imkân. Bu duruma ek olarak seks işçiliği yapmak üzere Avusturya’ya gönderilenlerin onları gönderenlere borçlu sayılması da can alıcı noktalardan biri. Avusturya’ya giden insanların seks işçiliğinden kazandıkları parayı her ay düzenli olarak oradaki ‘hanım’larına vermeleri gerekiyor. Yaklaşık 10-15 sene boyunca bu parayı ödeyerek borçlarını kapatıyorlar. Bu borçları ödemekten kaçmamaları için de yurtdışına gönderilmeden önce onlara ‘büyü’ yapılıyor. Bu büyünün lanetinden kurtulmak için de borçlarını ödemeleri gerekiyor. Sorunlar ekonomik sistemin bozukluğu ile başlayıp dinle devam eden bir sömürge sistemi haline geliyor adeta.

Bu noktada filmin seks işçiliğini kötülediğini söylemek ne kadar mantıklı olur bilemiyorum. Daha çok ülke içerisindeki sorunların seks ticaretine yol açmasını ve bu nedenle kurulan sistemin ne kadar bozuk olduğunu gün yüzüne vurmaya çalışıyor olabilir. Yine de filmi izlediğiniz zaman seks işçiliği hakkında düşüncelerinizin olumsuz yönde etkilenmiş olması sürpriz olmaz. Ancak seks işçiliği yapan kişilerin, özellikle Joy karakterinin, mağdur bir pozisyona sokulmadığını ve bunun filme karşı olumlu bakmamı sağlayan bir neden olduğunu söyleyebilirim. Joy’u sisteme karşı baş kaldıran bir karakter olarak görüyoruz.

Fakat, her ne kadar Joy, baş kaldıran bir karakter olarak gösterilse de filmin sonunda yaşadığı ikilem izleyiciyi de içine alarak gayet yerinde bir final sahnesi oluşturuyor. Borçlarını ödeyen ve Avusturya’da yeni bir hayata başlayan Joy’un bu sefer bir hanım olmak istediğini ve kendine ayrı bir ekip kurmaya çalıştığına şahit oluyoruz. İzleyici olarak Joy’u anlamaya çalışırken bu sefer de Joy’un sınır dışı edilişini ve Nijerya’da para toplayıp tekrar Avusturya’ya dönmeye çalıştığını görmemizle biten film, ardında bir sürü soru işareti bırakıyor. Bu soru işaretlerinin bir kısmını dosya konumuz olan ‘Güvenli Alan’ meselesi ile bağdaştırabileceğimi düşünüyorum: Joy’un yaşadıkla-rından sonra bile yine Avusturya’ya gitmek istemesinin orayı güvenli alan olarak görmesiyle ilgisi olabilir mi? Avusturya’da bulunan genel evin orada çalışan kadınlar için güvenli alan oluşturduğu söylenebilir mi? Joy’un film boyunca sisteme sadık kalmasını, ayrıldıktan sonra bile yine onun bir parçası olmaya çalışmasını sistemin bir güvenli alan yaratması olarak okuyabilir miyiz?

İlk olarak Avusturya’nın seks işçiliği yapan kişiler için güvenli alan oluşturan bir ülke olduğunu sadece filme bakarak söylemek çok zor olur. Ancak filmde Nijerya’da kalmak yerine bunca yıl kurtulmaya çalıştığı genelevi tercih eden Joy’u görmek, Avusturya’yı ve onun temsil ettiği Avrupa’yı güvenli alan olarak düşünmemize sebep olabilir. Buna neden olabilecek sebeplerden birisinin ülkeler arasındaki ekonomik farklılıklar olduğunu filmin sonundaki para sahnesinden anlayabiliriz. Sınır dışı edilip Nijerya’ya dönen Joy, Nijerya devletine ait paraları bozdurmaya çalışıyor. Böylece tekrar Avusturya’ya dönmesi için gerekli parayı sağlama şansı oluyor. Ancak bir poşet dolusu Nijerya parasının bile gitmesi için yeterli miktara ulaşmadığını görmemiz ülkenin ekonomisi ve doğal olarak yaşadıkları geçim sıkıntısı hakkında ipuçları veriyor. Temel ihtiyaçların ancak karşılandığı bir ortamda güvenli alan oluşmasının zor olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu sebeple genelevden ayrıldıktan sonra Avusturya’da yaşayacakları hayatın Nijerya’ya göre güvenli bir alan oluşturduğu düşünülebilir. Ancak Avusturya hükümetinin iki ülke arasında yapılan bu kaçak seks ticaretine el koymak için içerideki insanlarla yaptığı anlaşmalarda onlara sığınma hakkı vermemesi genelevden ayrılan insanların sonraki hayatını yine zora sokuyor. Bu sebeple her iki ülke için de güvenli alandan söz edebilir miyiz emin değilim.

Genelevden ayrıldıktan sonra Avusturya’da yaşadıkları hayatın güvenli alan yaratıp yaratmadığı konusundan ziyade, Nijerya’dan geldikten sonra uzun bir süre yaşadıkları genelevin onlar için bir güvenli alan oluşturup oluşturmadığını da konuşabiliriz. Bu evde çalışmadıkları süre boyunca beraber vakit geçiriyorlar. Bir odasında yataklar, bir odasında koltuklar ve televizyonu bulunan bir daire olan genelev, yaklaşık 10-15 seks işçisinin barındığı bir yer. Burada kendi aralarında eğlence düzenliyorlar, birlikte yaşadıklarını paylaşıyorlar ve zamanla sığındıkları bir güvenli alan haline geliyor diyebiliriz. Ancak hanımlarının geldiği ve aylık kiraları topladığı sahneler oluşan bu güvenli alanın yıkılmasının ne kadar kolay olduğunu gösterir nitelikte. Kirayı toplayamadığı için Precious burada hanımın yanında çalışanlar tarafından tecavüze uğruyor. Joy, yine kira meselesi yüzünden diğerlerinin parasını çalınmasından korkuyor ve bu yüzden hep tetikte olmak zorunda kalıyor. Sonuç olarak genelev içerisinde oluşan bir güvenli alan için varsa bile sağlam bir şekilde oluşmadığı ve her an bozulabileceği söylenebilir.

Son olarak sistemin kendisinin güvenli bir alan yaratıp yaratmadığına değinirsek, bu konuyu Joy’un son sahnelerde yaşadığı ikilemi inceleyerek tartışabiliriz. Joy, borcunun bitmesine az bir zaman kala hükümetle anlaşarak genelevi işleten kişileri ifşa etmeyi düşünüyor. Ancak hükümetin ona sığınma hakkını verip vermeyeceği kesin olmadığı için ifşa etmekten emin olamıyor. Görüşmeleri hala devam ederken borcunu ödeyip genelevden ayrılan Joy, kendisinin hanım olduğu başka bir sistem oluşturmaya çalışıyor. Bir yandan ifşa etmeyi düşünüp bir yandan da kendisini sistemin daha büyük bir parçası haline getirmeye çalışması hükümetin yaratamadığı güvenli alanı yine sistemin içerisinde aradığını gösteriyor adeta. Bu sebeple sistemin dışarıdan bakıldığında güvenli olmadığını düşünsek de içerisinde olanların orada daha güvenli hissettiğini söyleyebiliriz. Bu tartışmaların ışığında güvenli alanın her durumda oluşabileceğini ve aynı zamanda kolay bir şekilde bozulabileceğini görebiliriz.

Joy, güvenli alan üzerine bir film olmasa bile filmin bu konuyu seks işçiliği özelinde incelemek için faydalı görseller sunduğunu düşünüyorum.

Buse Baylar

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: