10 Aralık İnsan Hakları Günü yaklaşırken BUSOS ekibi olarak hangi alanlarda ne yapabiliriz, hangi aktivistlere ulaşabiliriz diye düşünmeye başladık. Konu engelli haklarına geldiğinde ise, ekibin oldukça farklı alanlardan hak savunucularıyla dolu olmasına rağmen engelli hakları konusu üzerine ekibimizin büyük bir kısmının yeterli olmadığını ve çok fazla soruya sahip olduğumuzu fark ettik. Aklımıza ilk gelen şey bir hak savunucusundan eğitim almak oldu. Engin Hoca’mız 25 Kasım Pazartesi günü engelli hakları aktivizmi adına bize muhteşem bir eğitim verdi ve bu konudaki gerginliğimizi atmamıza vesile oldu. Bu eğitimi takip eden Artı Dergi toplantısında bunun kritiği yapılırken ortaya okuldaki arkadaşlarımızla röportaj fikri atıldı. Bizim aktivizmimiz ne üzerine olabilirdi? Erişilebilirlik. Röportaj süreci içinde iletişime geçtiğimiz her arkadaşımızla bu konudaki bilgimiz ve mücadele tutkumuz derinleşti. Kampüste erişilebilirlik adına ekipçe hareket etme sürecine giriş yapmış olduk.
Röportajlarımızla birlikte, sağlıktan barınmaya, tüm alanlarda, özellikle de bizim odaklandığımız eğitim alanına ayrı bir vurguyla, eşitlik ilkesi adına düşünme şansımız oldu. Yasal olarak bir hakka erişimin kısıtlanmaması, ne tek başına eşitlik ilkesine sığıyor ne de bu tavır göründüğü kadar kapsayıcı. Haklarımıza erişim konusu hakkında bizi düşünmeye iten röportajlarımız, bu konuda çok verimli oldu.
Erişilebilirlik, bireylerin hak sahibi olduğu alanlara zorluk çekmeden ulaşabilmesi ve sistem içinde var olabilmesini güvenceye alıyor. Erişilebilirlik düzenlemeleri olmadan eşitlik vadetmek ise bir noktada yasal olarak kendini güvenceye alarak farklı grupları görmezden gelmekten başka bir anlama gelmiyor. Bu hem komüniteyi tehdit unsuru olarak görmeyip sessizce boyun eğmelerini beklediklerini, hem de doğal süreçte kendilerini sistemden uzaklaştırıp izole etmelerini umduklarını gösteriyor.
Bu kadar yıl boyunca okulda erişilebilir bir sistemin var olmaması hem okulun sorun ve taleplere cevap vermedeki yetersizliğini, hem okula yapılan iyileştirme başvurularını belgeleme, arşivlemedeki eksikliğini, aynı zamanda da çözüm odaklı süreç yürütmenin var olmadığını gözlerimiz önüne seriyor. Bunca yıldır bir sonuca ulaşılamaması yıllar süren sistematik bir görmezden gelişin sonucu. Yıllardır yaşanmaya devam eden sorunlar okulda yazılı olarak mevcut değil, dolayısıyla düzeltilmesi gereken bir şey yok illüzyonu da rahatça sağlanabiliyor. Okulun tavrının ötesinde böyle bir arşiv sisteminin oturmaması her gelen öğrencinin bu mücadeleyi kendisi için baştan vermek zorunda kalmasına, hem sorunların fark edilmesinin hem de çözümlenmesinin bir panik anındaki bireysel yaratıcılığa kalmasına neden oluyor.
Röportaj yaptıkça giderek fark ettiğimiz durumların başında; okulda, bu yönde alınabilecek aksiyonların oluşabileceği kulüpler ve toplulukların başta geldiği sosyal ortamların, asla erişilebilir olmadığı geliyor. Erişilebilirliğe ulaşamadan, direkt iletişimde ayrımcı bir politikaya gidilen yapılar dahi mevcut. Bu kulüp alt başlığı, bizim de BUSOS olarak kendi erişilebilirliğimizi gözden geçirmemize, bunun adına tartışma ortamı yaratma ve içsel bir yapılanmaya gitmeyi planlamamıza yol açtı.
Okul politikalarını geçsek dahi önümüzde görmezden gelemeyeceğimiz kadar korkunç durumda olan okulun fiziki koşulları var. Sürekli devam eden ve can sağlığını tehdit eden inşaatlar, yurt problemleri, kötü formları nedeniyle destek olmaktan çok zarara yol açabilen, sökülmeye yüz tutmuş kılavuz şeritler, varlık ve yokluk arasında sıkışmış okul kütüphanesi, yemekhanenin erişilebilirlik eksiklikleri… Öğrenciler olarak eğitim haklarımız için verdiğimiz mücadelenin yanında kaçamadığımız temel yaşamsal hak mücadelelerimiz de oldukça belirgin.
Biz de Artı Dergi olarak bu mücadeleye katkıda bulunabilmek ve Boğaziçi Üniversite’sinin erişilebilirlik sorunlarını gündeme tutabilmek adına, geçtiğimiz hafta Boğaziçi öğrencisi engelli arkadaşlarımızla röportajlar gerçekleştirdik. Bütün bu sorunları derinlemesine tartıştığımız, engelli öğrencilerin okulumuzdaki yaşamlarına dair bizzat bilgi edindiğimiz röportaj serimiz, bu yazı ile başlıyor. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlu olsun! Haklarımızı arama mücadelemizin tek bir güne sınırlı kalmaması dileğiyle, en kısa zamanda ilk röportajımızda görüşmek üzere!
Artı Dergi Ekibi
Görsel: Dadu Shin, The New York Times
